Pages

17 Haziran 2012 Pazar



Hepimiz biliyoruz ki ilişkilerin hepsinde ortak bazı şeyler vardır. Farklı insanlar birbirlerini bulsalar da sorunlar temelde benzeşir. Bana göre kıskançlık ve hesap sorma bu sorunlardan en baskınları. Sosyal medyanın daha çok yararlarını savunan biri olsam da ilişkilere kimi zaman zarar verdiğini açıkça görebiliyorum. Bunun yanında telefonla konuşmak, mesajlaşmak gibi iletişim yolları ilişkiler üzerinde oldukça etkili.
İlkokuldan beri öğrendiğimiz gibi kompozisyonların giriş gelişme sonucu gibi ilişkilerinde bir gidişatı vardır. Giriş bölümü mükemmel görünme çabaları ve süper sevgiliyi oynama halleriyle geçer. Ben çok anlayışlıyımdır havalarına girmelerden tutun, kadın erkek eşitliğine savunmaya, kıskanç olmadığını inandırmaktan, sizi el üstünde tutmaya kadar gider bu iş. Bazen bunun tam tersi de olabilir. Karşınızdaki öküzün tekidir fakat sabredersiniz. Bazen siz dünyanın en çekilmez insanı gibi davranır, kaçan kovalanır hesabı yaparsınız. Baştan söyleyeyim , bu tip ucuz oyunlarla başlayan hiçbir ilişki yürümez. Gelişme bölümünde gerçekten düğümlenir ve içinden çıkılmaz bir hal alır. Siz cümleleri toparlamaya çalışır daha çok batırırsınız. Sevgiliniz sizi anlamamak da direnir ve işler git gide sarpa sarar. Sonuç mu? Bu durumda sonucu kestirmek hiç de zor değil. Zor olan giriş bölümünde gerçekten konuya dair dürüst ve doğru bir giriş yapmak ve bunu gelişmeyle beraber tutarlı hale getirmektir. Eğer başlarda olduğunuz gibi görünmezseniz sonradan oluşacak sorunların sorumluluğunu almak durumundasınızdır. Çünkü sonradan en çok duyacağınız cümle ‘ sen eskisi gibi değilsin çok değiştin’ olacaktır. En iyisi gerçekten olduğunuz gibi görünmektir.
İlişkiniz geliştikçe ve birbirinizi tanıdıkça bir rahatlamadır alır başını gider. Başta sevgi kelebeği olan ve zamanla aşkım kelimesini ağzına sakız yapan o çift, birbirlerinin hayatlarına müdahale etmeye başlarlar. Bir ‘nasılsın’ demek yerine ilk kelimemiz ‘neredesin’ olur. ‘ alo aşkım neredesin?’ sorusu resmen ilişkimize yapışır ve vazgeçilmez hale gelir. Onun nasıl olduğunun, ne hissettiğinin, bir sorunu olup olmadığının bir önemi yoktur artık. Önemli olan tek şey nerede ve kiminle olduğudur. Acaba sizi aldatıyor mudur? Aslında kankasının değil de biriyle mi fingirdemektedir? Bu soruların aklınıza gelmesinin bir çok haklı nedeni olabilir. Belki bir yalanını yakalamışsınızdır. Belki güveniniz yoktur. Herkesin beslediği kuşkuları ve günden güne artan paranoyaları vardır. İstediğiniz kadar saygı duyun hayata, tutku varsa arada her şey için çok geçtir. Bencildir sevgi çünkü düşüncesizdir. Sevgi paylaşılmak için vardır diyenler yalan söylerler. Sevgi yalnızca senin için vardır. Bir başkasını sevmesi tahammül edilemez bir hal alır zamanla. İşte tam da bu noktada sona doğru kritik bir yola girilir. Karşılıklı sözler verilir. Kozlar paylaşılır. Şartlar şurtlar öne sürülür. Doğallığınızdan ödün vermek istemezsiniz ama karşınızdakinin tahammülü yoktur. Mutsuz olur ve umutsuzluğa kapılırsınız. Kimseye akıl vermek haddime değil ama bence ilk yapmanız gereken kalbinizin sesini dinlerken, aklınızı ite kaka devreye sokup her şeyi tartmanız olacaktır. Sevgi kelebekleri aksini savunsalar da hayatta her şeyin olduğu gibi insanlarında bir ederi vardır. Değer demiyorum eder diyorum. Çünkü değer, 5 para etmez birine de verilebilir. Ama eder ya vardır ya yoktur. Aşık olunca kalp coşup beyin devreleri kendini otomatik kapatsa da, değmemesi durumunda yapılacak şeyler tükenmiştir. Bu farkındalık anı acıtır canımızı. Bir de değmesi durumu vardır ki ben burada gerçek sevgiye inanıyorum. Bahsetmek istediğim tabi ki hayatımızın içine eden insanlara hayatımızı feda etmek değil. Anlatmak istediğim ve savunduğum şey kendi sevgimize saygımızla ilgilidir. Verdiğiniz emeklere ve sevginize saygı duymak, doğru ve mantıklı kararları beraberinde getirecektir. Saygınız yoksa, aynı saçma sapan tavırlarla, gereksiz kıskançlıklarla ilişkinizi mahveder ve karşınızdakinin de saygısını yitirmesine neden olursunuz. Aynı olaylar tekrarlandıkça, aynı hataları yaptıkça, farklı olduğunu düşündüğünüz ilişkiniz çöplükten farksız bir hal alır. Aşama aşama yok olmaya yüz tutar.
Sevgilimizi zırt pırt aramak ve hesap sormak yerine, onu özgür bırakmak bir bakıma kendinizi rahatlamaya yardımcı olacaktır. Bazılarımızın kendini engelleyemediğini ve tüm canlıların sevgilimize aşıkmış ve onu ayartmak için sıraya girmişler gibi hissettiğini biliyorum. Fakat hissettiğiniz güzel ve tapılası duyguları kaybetmek istemiyorsanız, aklınıza giren şeytanları bir bir kovmanızı öneriyorum. En azından kendinize saygı duymak adına.

0 yorum:

Yorum Gönder